Prof. Dr. Mustafa Durmuş: Şaşılık kader değil!
banner110

“Bir cisme, iki gözümüzle aynı anda bakıyoruz. Ancak bazen bu paralellik bozuluyor. Gözlerden birisi cisme bakarken, diğeri bir başka şeye yönelebiliyor. Yani iki göz arasındaki normal açı bozularak, kayma denilen görünüşe neden oluyor. Şaşılık, genetik ve doğumsal olduğu gibi, büyük bir kısmı doğduktan belli bir süre sonra ortaya çıkıyor” diyen Durmuş, tedavi için geç kalındığında şaşılığın kalıcı olabileceğini ifade etti. Prof. Dr. Mustafa Durmuş, konuya ilişkin şunları söyledi:
NEDEN OLUYOR?
Şaşılıkta genetik geçişin önemli rolü var. Annenin hamilelik döneminde geçirdiği bir rahatsızlık, erken, zor ve uzamış doğum, doğum sonrası travma, yüksek ateşli bir hastalık ve havale öyküsü olan çocuklarda, bu hastalığın görülme riski artıyor. Yüksek hipermetropisi olan çocuklarda ise gözlerde içe kayma eğilimi oluyor. Çünkü bu çocuklar hipermetropiyi düzeltip net görmeyi başarabiliyorlar ama bu sırada göz kaslarını çok fazla kullandıkları için beraberinde göz aksları bozulabiliyor. Bu da gözde kaymaya yol açabiliyor. “Genellikle hipermetropisi olan çocukların görüşü normale yakın olduğundan bu durum aileleri yanıltıyor. Biz bu çocuklarda hipermetropiyi düzeltip gözlük verdiğimizde kayma da düzelebiliyor” diyen Prof. Dr. DURMUŞ, şöyle devam etti: “Bir diğer neden de iki gözün görmesi arasındaki fark. Çok sık gözden kaçan bu tabloda; çocuğun bir gözü normal ya da normale yakın bir numara iken diğeri çok yüksek numara olabiliyor. Doğal olarak bir gözün görmesi normal gelişirken, diğer göz yüksek hipermetropisi olduğu ve bulanık gördüğü için o gözdeki görüntüyü sildiğinden görme yetisi gelişmiyor. ‘Göz tembelliği’ olarak tanımlanan bu tablonun görüldüğü çocuklarda, ikinci aşama olarak göz kayması gelişebiliyor.”
GÖZ TEMBELLİĞİ NASIL ORTAYA ÇIKIYOR?
İki gözde birden çok yüksek hipermetropi söz konusu olduğunda, iki gözde aynı anda göz tembelliği görülürken; bir gözün normal, diğerinin numarasının çok yüksek olması halinde sadece tek gözde göz tembelliği olabiliyor. Ayrıca gözde herhangi bir bozukluk olmadığı halde doğuştan ya da erken çocukluk çağında görülen kataraktlarda, kapak düşüklüklerinde, gözbebeğini örten kapak tümörlerinde de göz tembelliği görülebiliyor. Özellikle çocuklarda iki göz farklı yerlere bakıyorsa -ki buna biz şaşılık diyoruz- kayan göz farklı bir yere baktığından, sağlam gözün görüntüsü bozuluyor ve beyin o imajı siliyor. Bu da kullanılmayan gözün tembelleşmesine yol açıyor.
GEÇ KALINIRSA NE OLUR?
Tedavinin özellikle üç yaş öncesinde yapılması gerekiyor. Sonrasında ise gecikmiş tedavi söz konusu oluyor. Belli bir yaşa geldikten, özellikle de 14 yaşından sonra tedavi edilemediğini belirten Prof. Dr. DURMUŞ, “14 yaşında hiç tedavi olmamış bir hastayı ele alırsak... Göz kapama ya da başka bir tedaviyle bu sorun ortadan kalkamıyor. Tembellik ömür boyu sürüyor. Bu da şaşılığın en büyük yan etkilerinden biri oluyor. İleri yaşlarda bu durum tersine dönemiyor. Tam körlük olmasa da görme oranı yüzde 5’e kadar düşebiliyor, bazen 1 metre öteyi göremeyecek kadar ileri görme bozukluklarına neden olabiliyor” diyor.
NASIL TEDAVİ EDİLİYOR?
Gözlük, herhangi bir görme azlığı ya da gözde kırma kusuru varsa şaşılığın tedavisinde büyük önem taşıyor. Kırma kusurlarının yani göz bozukluklarının tam olarak düzeltilmesi gerekiyor. “Biz bunu ilk anda tamamen normal gözlük numarası vererek yapmayabiliyoruz. Bazen belli bir yerden başlayıp, yavaş yavaş gözlük numaralarını ayarlıyoruz” diyen Prof. Dr. DURMUŞ, şöyle devam etti: “Bu nedenle şaşılığın başka tedavilerine geçmeden önce, gözlük numaralarında son noktaya ulaşılmış olması büyük önem taşıyor. Bunun için damla damlatılıp ölçüm yapılarak, tam gözlük numarası bulunmaya çalışılıyor. Aileler üç yaştan küçük çocuklarda göz numaralarının ölçülemeyeceğini düşünüyor. Oysa bebeklik çağından itibaren hem göz numaraları, hem kayma oranı ölçülebilir. Ne kadar küçük yaşta tedaviye başlanırsa, o denli başarılı sonuçlar alınıyor. Gözlüğe rağmen halen göz tembelliğinin devam etmesi halinde ise kapama tedavisine geçiliyor. Bu tedavide; sağlam göz kapatılarak daha az gören göz çalışmaya teşvik ediliyor. Özel bandajlarla günün belli saatlerinde yapılan bu tedaviyle gözün görmesi arttığında kayma da yavaş yavaş düzelebiliyor. Çünkü az gören göz, her zaman kaymaya eğilimli oluyor. Ama bazı çocuklar kapama tedavisine uyum sağlayamıyor ya da tedavi yetersiz kalabiliyor. Böyle durumlarda tedavi birtakım ilaçlarla ve damlalarla destekleniyor. Sağlam gözün görmesini damla ile bulandırıp, az gören gözün çalıştırılması sağlanıyor.”
Hangi aşamada tedaviye geçiliyor?
Ölçümlerde iki gözün görmesi arasında fark varsa vakit kaybetmeden tedaviye başlanıyor.
NE ZAMAN CERRAHİ UYGULANIYOR?
Tüm tedaviler yapılmasına rağmen çocuğun gözü kayıyorsa, son seçenek cerrahi oluyor. Şaşılığın ameliyatla tedavisi aslında şaşılık hastalarının küçük bir bölümünde uygulanıyor. Cerrahinin hangi evrede yapılacağı hastadan hastaya değişiyor. Bunda tedavi sürecinin nasıl ilerlediği de önemli.” Bazen altı aylık bebeklere, bazen çok ileri yaşlardaki çocuklara cerrahi uygulandığını belirten Prof. Dr. Durmuş, “Sonradan ortaya çıkmış kaymalarda, 50-60 yaşındaki hastalara da ameliyat yapılabiliyor. Bu durum tamamen hastaya özel belirleniyor. Doğuştan içe kayması olan çocuklarda ise en fazla dört yaşına kadar bekleniyor. Beyin adaptasyonu açısından içe kaymalarda en geç beş yaşından önce ameliyatla gözlerin paralel duruma getirilmiş olması gerekiyor. Küçüklükten beri var olduğu halde ileri yaşlarda yapılan ameliyat sonrasında gözde çift görme gibi bazı sorunlarla karşılaşılabiliyor. Dışa kaymalarda ise durum çok farklıdır. Bu hastalarda bazen tam tersine ameliyatın 5 yaşından sonraya planlanması uygun olabiliyor. Bu nedenle tedavilerin doğru zamanda ve hekimin önerdiği biçimde yapılması gerekiyor. Şaşılık hastası için en önemli nokta, tedavinin ve takibin düzenli yapılması. Üç ay sonraya çağırılmış olan bir hasta, bir yıl sonra kontrole geldiğinde önemli kayıplar yaşanabildiğinin de unutulmaması gerekiyor” dedi.

Sevil Sınayuç

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.